Daum, 24 Ekim 1953'te doğdu. Derbiden bir gün önce doğum günüydü. Kendisini kutlamak için Almanya'dan yüzlerce kişi aradı ama onun bütün telefonları kapalı, aklı da Galatasaray maçındaydı.



Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, hem kendini, hem de takımını dev derbiye oldukça iyi motive etti. Öyle ki Alman çalıştırıcı 24 Ekim 1953’te dünyaya geldi. Derbiden bir gün önce onun doğumgünüydü. Gerek Almaya’daki, gerekse Türkiye’de ki dostları, ailesi onu arayıp tebrik etmek istedi. Ancak onun aklı derbide olduğu için telefonları kapalıydı. Futbolcularının elde ettiği 3-1’lik zafer ona muhteşem bir doğumgünü armağanı olurken, Daum telefonunu açtığında yüzlerce arama görüyordu. Tecrübeli teknik adam futbolcularını da hafta içinde bu önemli maça psikolojik olarak da hazırladı. Daum, maç öncesi yaptığı toplantıda futbolcularına; önce eski Galatasaray maçlarından hazırlanan CD’leri izleterek onları en iyi şekilde motive etti. Ardından da futbolcuların sinirlenmesini engellemek ve gerginliklerini yatıştırmak için onlara anlamlı bir konuşma yaptı. Bu psikolojik taktik de zaferin kazanılmasında önemli rol oynadı.

Futbolcuları uyardı

Öte yandan Daum, dün bir basın toplantısı düzenledi. Önce futbolcularla konuşan Alman hoca, “İyi oynamadık, ancak taraftarın desteği ve olağanüstü mücadelenizle maçı kazandınız. Sizleri tebrik ederim. Şimdi size 48 saat izin veriyorum. Şimdi sevinin, ancak abartmayın. Önümüzdeki maçları düşünün” diyerek uyarıda bulundu.

Galatasaray’ı hiç düşünmedim

Ardından da basının karşısına çıkan Daum, “Türkiye’de Galatasaraylı arkadaşlarım da var. Ancak ben bu takımda çalışmayı hiç düşünmedim. Fenerbahçe ile daha önce çalışmıştım. Camiayı tanıyordum. Hedefleri büyük olan takımı tercih ettim” dedi. Aragones konusuna da değinen Daum, “Çok büyük hoca. Ona saygı duyuyorum. Kimse onun kariyerini tartışamaz. Ben de tartışmam” diye konuştu. Fenerbahçe’de ikinci kez göreve başladığında bir gün Samandıra’da bir odaya girdiğini de sözlerine ekleyen Alman çalıştırıcı, “Colin tek başına oturuyordu. Ona ‘Niye tek başına oturuyorsun’ dediğimde, ‘Beni hiç kimse sevmiyor. Benle kimse konuşmuyor’ yanıtını verince, anladım ki, bütün futbolcularıma bir antrenör gibi değil de bir baba gibi yaklaşmalı ve aralarında kaybolan arkadaşlık bağlarını yeniden kurmalıydım. Buna sadece Colin için değil tüm takımın ihtiyacı vardı” ifadelerini kullandı.

Gerçek takım olduk

Galatasaray maçı öncesi ise Güiza’nın yanına gittiğini ve futbolcuya “seni oynatacağım” dediğini belirten Daum, Güiza’dan “Bunu hiç beklemiyordum. Çok mutlu oldum. Ancak daha hazır arkadaşlar var. Onlar oynasın. Ben sonra da oyuna girebilirim” cevabını aldığını ve bunun üzerine çok mutlu olduğunu söyledi. Golden sonra Güiza’nın gidip Semih’e sarılmasını ise, Alman hoca, “İşte şimdi takım olduğumuzu iyice anladım. Semih’e gelince, o bir sistem oyuncusu. Eğer ben yöneticilerin yerinde olsam, Semih’le 5 yıllık bir mukavele daha yaparım. Çünkü böyle bir sistem oyuncusu dünyada yok” diyerek sözlerini tamamladı.