Patapon, PaRappa The Rapper, Deception, Katamari Damacy gibi oyunlar ritim bazlı oyunların mihenk taşları olarak hafızamızda yer etmişlerdir. Her ne kadar Katamari Damacy ritim bazlı olmasa da çizimleriyle Patapon'a çok yakın bir oyun olduğundan ve özel olarak oyuna olan ilgimden dolayı belirtmek istedim. Özellikle PaRappa The Rapper bu konudaki en önemli örneklerden biridir. Fakat bu tarz serilerin hepsi Sony için büyük bir sıçrama yapar, ardından gelen serinin diğer oyunları gittikçe kötüleşir ve oynanamaz hale gelirdi. Çünkü oynanışı aynı olan yapımlar kullanıcıya bunu daha önce oynamıştım hissini yaşatır ve serinin devamı hayal kırıklığıyla sonuçlanırdı.

Fakat Patapon projesi hiç de bu seriye uymadı. İlk oyun, konsept olarak kendinden önce çıkan hiçbir oyuna benzemediğinden oldukça çok sevildi. Ardından Patapon 2 geldi ve seriyi bir adım öteye götürdü. Oynanış temelinde aynı olsa da, ritimlere gelen bir iki ekleme ve oyuna eklenen oldukça fazla yenilik serinin ikinci oyununu da sevdirmeyi başardı oyuncuya. Şimdi sıra üçüncü oyuna geldi. Bakalım bu üçleme başarılı bir üçleme olarak tarihteki yerini alabilecek mi?

Uber-hero'nuzu alın ve beni takip edin!

Patapon 3 bizleri üç boyutlu giriş videolarıyla karşılıyor. Ayrıca oyun size başlamadan önce “Dosyaları PSP'ye atarsanız, oyun daha hızlı çalışır" uyarısı yapıyor ve 150 MB'lık bir alan rica ediyor. Ardından yükleme tamamlanıyor ve dilinizi seçip oyuna başlıyorsunuz.





Önceki oyunda neler olduysa, yani tam olarak Patapon 2'nin bittiği noktadan oyunumuz başlıyor. Köprüyü inşa eden Patapon'lar, köprüyü geçip sandığa ulaştıklarında içerisinden çıkacak şeyin kendilerini taşa çevireceğini nereden bilebilirlerdi? Hepsi taş oluyor ve ardından devreye siz giriyorsunuz. Oyunu diğer iki oyundan en net ayıran özellik olan Uber-Hero ile de tam burada tanışıyorsunuz ilk kez. Uber-Hero nedir ne değildir, Uber-Hero'nun tarihçesi gibi dökümanları görüyoruz ve anlıyoruz ki, biz Patapon'ların tanrısı olarak, Uber-Hero şeklinde vücuda gelip onlara yardım edeceğiz. Yani diğer oyunların aksine öyle tepeden davul çalmak yok, savaş meydanında boy göstermeye hazırlanın.

Başladıktan sonra önce paslandığımızı fark ediyoruz. Örneğin ben ritimlerin hepsini unutmuştum ama oyun hemen yardımıma koşarak “Training Area” adlı görevi sunuyor. Bu Training Area'da ellerinizin pasını atabilirsiniz. Savunma, hücum, zıplama, yürüme gibi komutların ritimlerini sizlere çeşitli görevler vererek hatırlatıyor oyun sağ olsun. Eğer serinin ilk iki oyununu hiç oynamadıysanız, bu Training Area sizi yeteri kadar oyuna ısındıracaktır.