Resident Evil 5
İlk önce iki bölümden oluşan ve toplamda 10 - 15 dakika süren kısa bir demosu yayınlandı. Sonra, bu demonun arası soğumadan, oyunun yarısını kesintisiz oynamamıza izin veren üç chapter’lık özel sürüm DVD’si geldi dergiye. İkisini de oynadım, bitirdim, inceleme yazısını yazdım, ettim... Şimdi Şubat ortasındayız ve ben çıkış tarihinden bir ay önce oyunun tamamını bitirmiş bulunuyorum. (Bu satırlar, Sadece Kaan tarafından 21 Şubat 2009 tarihinde kaleme alınmıştır. - Şefik)
RE5, toplamda altı chapter’dan oluşuyor ve bu chapter’lar da kendi aralarında üçe ayrılıyor. Ben ilk oynadığımda normal zorluk seviyesinde başlayıp 10 saatte bitirdim. Üç zorluk seviyesinden hangisiyle başlarsanız başlayın, ilk seferde oyunu bitirmek gerçekten de çok zor. Sürüler halinde saldıran ve sinirden gözü dönmüş Afrika yerlilerini görünce, shooter tarzı oynayıp hepsini öldürmeye kastım fakat o da ne? Mermi bitti, düşman bitmedi; hatta biteceğine daha da çok geldi! FPS’de olduğu gibi hepsini kafasından vurup mermi tasarrufu yapayım dedim ama bu da işe yaramadı. Kafalarından vurduğumda ölmüyorlar, sanki ben az önce tokat atmışım gibi yüzlerini tutuyorlardı. Yahu böyle şey olur mu? Bir şarjör mermi boşaltıyorum adamın kafasına, bana mısın demiyor... Evet; mermi sayısı az, düşman sayısı çok ve hepsi de kurşuna dayanıklı maşallah. Bu nedenle ilk sefer oynayanlar için söylüyorum: Kaçın! Sizden ne isteniyor? Kapıyı açacak anahtar mı? Tamam, o halde ona odaklanın... Etrafınızdaki düşman sayısına takılmayın. Nasıl olsa hızlı hareket edemiyorlar, hatta çoğu zaman yüzünüze bön bön bakıyorlar. Koşun, haritayı açın, nerede ne var, iyice araştırın ve bölümü tamamlayın. Aksi takdirde iki adet tabanca mermisiyle 15 kişinin arasında kalabilirsiniz.
Tabii ki her zaman kaçamıyoruz. Bazen kapıyı açacak olan anahtar ya da kart, düşmanın üzerinde oluyor ve ancak onu öldürdükten sonra alınabiliyor. Savaşın kaçınılmaz olduğu durumlarda ise dokuz kutudan oluşan şeffaf envanter ekranı ve bu ekrana kısayol atayabileceğiniz yön tuşları devreye giriyor... Diyelim ki zorlu geçen bir çatışmanın ortasında kaldınız ve ölmek üzeresiniz, merminiz de yok denecek kadar az. Envanter ekranını açıp önce yeşil bitkiyi yemek için hamle yaptınız. Tam yiyecekken kafaya odunu yiyip hakkın rahmetine kavuştunuz. Peki neden? Çünkü envanter ekranını açınca oyun devam ediyor ama siz duruyorsunuz. Hareket etmek içinse ekranı kapatmanız gerekiyor, bu da size zaman kaybettiriyor. İşte bu nedenle yeşil bitkiye dört kısayoldan birini atayıp ok tuşlarıyla hemen ulaşabiliyorsunuz. Merminiz bitince de hemen mermisi olan diğer silaha kısayolla geçiş yaparak kendinizi savunabilir, bu sayede ölmekten son anda kurtulabilirsiniz.
Ben düzeni şöyle oturtmuştum: Aşağı yön tuşu tabanca, yukarı yön tuşu keskin nişancı tüfeği, sağ yön tuşu yeşil bitki, sol yön tuşu pompalı tüfek. Kalan diğer beş kutuya ise taktik yelekleri ve kurşunlar geliyor. Ne olur ne olmaz diye bir kutuyu boşta bırakıyorum. Her şey tamamen dolu olunca da Sheva’yla değiş tokuş ediyorum. Böyle bir dizilim yapınca daha hızlı ve atak oynadığınızı göreceksiniz.
Paylaş