Bazı zamanlar vardır ki hergün aynı şeyi yapmaktan canınız sıkılır ve değişik bişeyler yapmak için aklınızdaki tüm fikirleri kullanırsınız. Mesela hergün okula gitmek ya da aynı saatlerde dışarı çıkmak vb. Okulu o gün nasıl asabilirim gibi planlar yapmaya ve mükemmel fikirler üretmeye başlarsınız. İşte ben de hergün bilgisayar oynamaktan sıkıldığım için arkadaşımdam PlayStation'unu aldım. Aldığım ilk gün ise Medal of Honor'un hastası oldum ve başından kalkamadım. Hatta daha da ileri gidip dışarıdan hayatında hiç oyun oynamamış çocukları toplayıp multiplayer'da bile oynadım (PSX'de de var bu olay, ama iki joystick gerekiyor).
Önceden bir oyun vardı, WWII gibi de bir adı vardı. İşte Medal of Honor o oyunun grafik kalitesi artılarak play stationa uyarlanmış hali gibi ve yine İkinci Dünya Savaşı'nı konu alıyor. Ayrıca her nedense bu oyun biraz da olsa Soldier of Fortune'u (SOF) andırıyor. SOF'taki kadar çok olmasa da Medal of Honor'da da (MOH) insan öldürme sahneleri var. Kan pek yok ama adamın şapkasını düşürebiliyor, ya da kolundan vurup silahının düşmesini sağlayabiliyorsunuz. Oldukça da keyifli. MOH'da siz bir askersiniz ve düşmanınıza karşı savaşıyorsunuz, WWII'deki aynı hikaye. Görevler çok basit. Çözeceğiniz pek önemli bulmaca da yok. Ama bazen Tomb Raider'da olduğu gibi aynı yerde takılıp kalabiliyorsunuz. Dönüp duruyor, ilerleyecek bir kapı bulamıyor ve sinir oluyorsunuz. Alışana kadar bu en fazla üç kere başıma geldi. Unutmadan, bence bu oyunu almadan önce gidin ve eğer yoksa bir memory card alın. Çünkü save etmeden bu oyun oynanmaz. tam 23 seviye var ve hepsi de oldukça büyük.
Oyunun en büyük eksiği oynanabilirliğin çok zor oluşu. Gerçeğe yakın yapalım demişler ama pek başaramamışlar. Çok yavaş hareket ediyor ve sağa sola yavaş dönebiliyorsunuz. Silahları kullanmak da oldukça zor. Hele bazooka ve dürbünlü bir silahı kullanması oldukça zor.
Oyunun haritaları da tam bir askere göre yapılmış. Saklanacak ve pusuya yatacak oldukça fazla yer var. Ama bu yerler kimi zaman oyunun kilit noktası oluyor. Öyle ki, mesela gerekli bir anahtar bir deliğe saklanıyor ve onu bulana kadar çatlıyorsunuz.
Grafikler de PSX'e göre güzel. Bilgisayarda olsa dönüp bakmazsınız ama PlayStationun tüm teknolojisiyle yapılmış. Patlamalar mükemmel ama oyunun genelinde grafik biraz karanlık. Tıpkı Quake 2'de olduğu gibi. Ama bunda ileriyi de göremiyorsunuz, sanki önünde sis varmış gibi kapkaranlık. Ancak ateş ettiğinizde silahının ışığıyla önünüzü görebiliyorsunuz (belki de oyunu oynadığım televizyondan kaynaklandı, bilemiyorum).
Ve seslere gelince; Ben hayatımda böyle seslere sahip oyun görmedim desem yalan olmaz. Müzikler mükemmel. Hele ki kimi zaman müzikle karışık asker sesleri geliyor ve sizin içinizi okşuyor. Neredeyse kendinizi gerçek bir askeri birlikte sanıyorsunuz. İnsanların ölürken çıkardıklar sesler, silah ve patlama sesleri de harika.
Bu oyunu memory card'ınız varsa ve bu türün meraklısıysanız alın diyorum arkadaşalar. Biraz kımıldaması zor ama oyunun atmosferi harika.
Artıları:
mükemmel ses efektleri ve müzikler.
tam bir asker havası veren atmosfer.
çok seviye.
multiplayer oynanabiliyor oluşu.
değişik stillerde SOF türü adam öldürme. Eksileri:
oldukça zor oynanabilirlik.
az sayıda silah türü.
karanlık bir grafik yapısı.
çok sayıda gizli yer oluşu ve bunlara seviyeyi geçmek için gerekli olan şeylerin saklanması.