2006 yılının son günlerini yaşadığımız şu günlerde dönüp geriye baktığımızda, macera oyunlarının yeniden eski günlerine döndüğünü söylememiz çok da yanlış olmaz sanırım. Dreamfall: The Longest Journey, Broken Sword: the Angel of Death, Secret Files: Tunguska gibi kaliteli yapımlar macera oyunları sevenleri çok mutlu etti. Şimdi daha da mutlu olma zamanı, çünkü şaşkın dedektiflerimiz Sam ve Max yeniden bizlerle. İlk olarak 1987 yılında Steve Purcell tarafından çizgi roman olarak yaratılan Sam ve Max, gerçek anlamda adını 1993 yılında Lucas Arts'ın piyasaya sürdüğü Sam & Max: Hit the Road adlı macera oyunuyla duyurdu. Macera oyunlarının altın günlerini yaşadığı o günlerde Sam & Max o kadar ilgi çekti ki tüm zamanların en iyi macera oyunları listesinde kendine önemli bir yer edindi. 9 yıl aradan sonra Lucas Arts yeni bir Sam & Max oyunu Sam & Max: Freelance Police üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Bu haber oyunun hayranlarını çok mutlu etmişti, ama 2004 yılında Lucas Arts oyunu iptal ettiklerini duyurdu, neden olarak ise oyunun 3D'ye geçişte bekledikleri gibi olmadığını açıkladı. (Tabi bunda firmanın Star Wars oyunları dışında başka oyunlara çok bütçe ayırmamasının da etkisi var gibime geliyor.) 2005 yılında ise Lucas Arts'ın macera oyunları yapımında görev almış küçük bir ekibin kurduğu Telltale Games firması Sam & Max'in lisansını aldıklarını duyurdu ve geliştirecekleri oyunun bölümler halinde dağıtılacağını açıkladı. (Evet, Sin: Episodes oyun dünyasında büyük bir furya başlattı.) Kasım ayında 6 bölüm olarak düşünülen oyunun ilk bölümü olan Sam & Max Episode 1: Culture Shock yayınlandı.

Tarihin En Sıkı Polislerine Hoşgeldin Diyelim

Daha önce Sam & Max oyunları oynamamış kişileri göz önüne alarak oyundaki karakterleri biraz tanıtayım. Sam, olaylara mantıklı ve zekice yaklaşan en zor durumlarda bile sakinliğini koruyan takım elbise ve şapka giyen bir köpek. Max ise olayları kaba kuvvet ile çözmeye çalışan, sürekli espri yapan hiperaktif beyaz bir tavşan. Bu iki karakter bir araya gelince ortamdaki espriler havalarda uçuşuyor. Sam & Max: Hit the Road'ın başarısı da buradan gelmekteydi. Oynayan insanlar kendilerini bir oyun oynuyormuş gibi değil de, sanki komedi filmi izliyormuş gibi hissediyordu. Yeni oyunumuza dönecek olursak; öncelikle şunu söyleyebilirim, ilk oyunu oynarken ne yaşadıysam bu oyunu oynarken de aynı duyguları yaşadım.

Sam & Max: Culture Shock adeta bir film gibi başlıyor, oyunda emeği geçen insanların isimlerini gördükten sonra kendimizi Sam & Max'in ofisinde buluyoruz. Sam & Max'de amacımız tüm macera oyunlarında olduğu gibi bulmacaları çözüp ilerlemek, ilk olarak da telefonumuzun kayıp olduğunu görüyoruz, ilerlememiz için de telefonumuzu bulmamız gerekiyor. Oyunun kontrolleri son derece başarılı ve kolay yapılmış. Konuşabileceğimiz insanlardan, etkileşime girebileceğimiz cisimlere kadar herşeyin isimleri ekranda yazıyor ve onların üzerlerine tıklayarak etkileşime girebiliyoruz veya konuşabiliyoruz. Ekranın sol altındaki kutuya tıklayarak ise envanterimize ulaşabiliyoruz. Eğer envanterimizden bir malzemeyi kullanmak istiyorsak üzerine tıklayıp elimize alıyoruz ve kullanacağımız yerin üzerine tıklayarak kullanıyoruz. Oyunda en çok hoşuma giden ise Sam'in silahı oldu, istediğimiz zaman çıkarıp ateş edebiliyoruz. Bulmacalar sıkı macera oyuncularına göre oldukça kolay olarak hazırlanmış tabi bunda envanterimizdeki kısıtlı eşyaların ve kısıtlı mekan sayısının da rolü hayli büyük. Zaten çoğu bulmaca da gerçek hayatta karşılaştığımız türden bulmacalar, artık yapımcılar da uçuk bulmacaların oyuncular tarafından hoş karşılanmadığını anlamaya başladılar. Hiçbir bulmacada takılmadan ilerlerseniz, oyunu 2 saat gibi kısa bir sürede rahatlıkla bitirebiliyorsunuz. Oyuna bir de arabayla şehirde dolaşma eklenmiş, yanlış anlaşılma olmasın son derece basit bir şekilde, arabamız kendisi ilerliyor biz sadece sağ veya sol yapıp ateş edebiliyoruz, bir bulmaca dışında şehirde dolaşmanın pek bir zevki de yok.