Saruman'ın Ölümsüz Topraklarda yaşarken ismi Curumo'ydu. Saruman bir Maiardı, Valar'ın haberciliğini ve yardımcılığını yapıyordu. Curumo Aule'nin Maialarından biriydi. Aule bir demirciydi egemenliği Arda'nın yapıldığı tüm maddeler üzerineydi ve Curumo ondan pek çok şey öğrenmiştir.
http://img215.imageshack.us/img215/8099/18963431.jpg
Saruman Aule tarafından Orta-Dünya'ya gönderilmek için seçilmişti. O Istarilerin lideri olacaktı, görevi Orta-Dünya'nın özgür halklarına Sauron'a karşı çıkmalarında yardım etmekti. Curumo Orta Dünya'ya 3.çağın 1000. yılında gelmişti. O Orta Dünya'ya ayak basan ilk Istariydi. Ama başka bir hikaye onun Radagast'la aynı zamanda geldiğini söyler. Curumo İnsanlar tarafından Saruman diye isimlendirdi. Elfler ona Curunir diyordu. Saruman'da diğer büyücüler gibi yaşlı ve bilge bir adam formunda Orta Dünya'ya gelmişti. Saruman'ın saçları başlangıçta siyahtı ama Orta Dünya'da geçirdiği uzun yıllarda saçları beyazlamıştı yinede saçlarının arasında siyahlar görülürdü. Saruman'ın büyülü bir sesi vardı bu ses ona büyük bir kudret bahşediyordu. Saruman beyaz bir pelerin giyerdi bu da onun en yüce sihirbaz olduğunu gösteren bir nişandı. Orta Dünya'ya vardıktan sonra pek çok seyahat yapmış, bu seyahatlerinden birinde Mavi Büyücüler ile Rhun topraklarına yolculuk yapmış onlar orada kalmaya vermiş Saruman'da batıya dönmüştü.
http://img165.imageshack.us/img165/6253/78591944.jpg
2463 yılında Yüce elfler ve büyücülerden oluşan Ak Divan kurulmuştu. Bu konseye Saruman, Gandalf, Galadriel, Cirdan'da dahildi. Konseyin ana görevi Kuytuorman'da kalesini inşa etmiş olan kötülüğü yok etmekti. Galadriel Ak Divanın başkanı seçilirken Gandalf'ın başkan olmasını istemiş lakin lider Saruman olmuştu.
http://img217.imageshack.us/img217/2041/40085288.jpg
Saruman Gandalf'ı sevmiyor ve kıskanıyordu. Çünkü Saruman kendisinden daha önemsiz bir büyücü olan Gandalf'ın Elflerin üç güç yüzüğünden olan Narya'ya sahip olduğundan haberdar olmuştu. Bu olaydan haberdar olduktan sonra güç yüzüklerinin tarihini araştırmaya başlamıştı. Çalışmalarının sonunda da kendi yüzüğünü yapmayı başarmıştı.
Saruman Güç Yüzükleriyle ilgili araştırmalarının birisinde İsildur'un Tek Yüzüğü kaybettiği Ferah Çayırları araştırmıştı. Saruman Ferah Çayırlardan sonra Kralların Şehrine gidip Minas Tirith Arşivlerini incelemiş ve İsildur'un yaptıklarını öğrenmişti. Aynı zamanda tomarların birinde yüzüğün üstünde yazan yazıyı öğrenmişti.
Saruman arşivleri incelerken palantirlerin varlığından haberdar olmuş onların uzak mesafeler arasında iletişimi sağladığını öğrenmişti. Saruman İsengard'da Orthanc kulesinde de bir palantir olduğunu öğrenmişti. Orthanc Puslu Dağların Güney uzantısının sonunda Rohan topraklarındaydı. İsengard toprakları Gondor tarafından yönetiliyordu. 2759 yılında Saruman İsengard'ı tamir etmeyi önerdi karşılığında da Orthanc'ın anahtarına sahip olacaktı. Gondor Vekilharcı Beren bu teklifi kabul etmiş ve Saruman Orthanc'ın anahtarlarını almıştı.
http://img165.imageshack.us/img165/6146/60719461.jpg
Saruman aynı yıl Rohan'ın Kralı Frealaf'ın taç giyme törenine katılmıştı. Saruman Frealaf'a değerli hediyeler getirmiş ve Rohirrim'in yiğitliğini övmüştü. Rohan sadece uzun kışa katlanmakla kalmamış Dunland istilasını da durdurmuşlardı. Rohan Saruman'ın dost olduğuna inanmış topraklarının batı sınırındaki kalenin güçlü bir büyücü tarafından yönetildiği için mutlu olmuşlardı.
Saruman Fangorn ormanlarında yürürken Ağaçsakal'la tanışmış ve onunla yıllar boyunca uzun sohbetleri olmuştu. Ağaçsakal'dan geçmiş çağlarla ilgili pek çok şey öğrenmiş lakin onunla çok az bilgi paylaşmıştı.
Ak Konsey 2851'da Rivendell'de toplanmış Gandalf Dol Guldur'daki kötülüğün Sauron olduğuna inandığını söylemişti. Gandalf Dol Guldur'a saldırmayı önermişti ama Saruman bu öneriyi geçersiz kılmıştı. Saruman konseye Sauron'un eski gücüne asla kavuşamayacağını söylemişti. Konsey sonuç olarak olacakları izlemeye ve beklemeye karar vermişti. Gandalf bu karardan memnun olmasa da karşı çıkmamıştı.
Gerçekte Saruman'ın amacı Sauron tarafından dövülmüş olan Tek Yüzüğü ele geçirmekti. Saruman gücün cazibesiyle bozulmuş ve kendini Sauron'a denk bir rakip olarak görmeye başlamıştı. Saruman eğer Tek Yüzüğü ele geçirirse Orta Dünya'yı tek başına yönetebileceğine inanmıştı.
Saruman 2939'da Sauron Ferah Çayırlarda Tek Yüzüğü aradığını öğrenmişti. Bu yüzden Gandalf tekrar Dol Guldur'a saldırmayı teklif ettiğinde bu teklifi kabul etmiş ve Sauron Dol Guldur'dan kaçmak zorunda kalmıştı.
Sauron Dol Guldur'a yapılan saldırıdan sonra Mordor'a dönmüş ve gücünü arttırmaya başlamıştı. 2951 yılında kendini açıkça belli etmişti ve 2953 yılında Ak Konsey Sauron'u Tek Yüzüğü aradığını öğrenmişti. Saruman yüzüğün Anduin'da kaybolduğunu ve Sauron'un onu asla bulamayacağını garanti etmişti.
Lakin ne Sauron ne Saruman Ferah Çayırlarda Tek Yüzüğü bulabilmişti. Ama Saruman Tek Yüzüğün durduğu zinciri ve Elendimir'i bulmuştu. Saruman bu değerli eşyaları uzak diyarlardan gelen pek çok hazinesiyle birlikte Orthanc'ta saklamıştı. Saruman ve Sauron'un yüzüğü bulamamasının nedeni yüzüğün çoktan gitmiş olmasıydı. Gollum yüzüğü ele geçirmiş ve uzun yıllar boyunca Puslu Dağlarda saklamıştı ta ki yüzük Bilbo Baggins adındaki başka bir Hobbit tarafından bulununcaya dek.
Saruman Bilbo'nun keşfi hakkında bir bilgisi yoktu ama Gandalf'ın Hobbitlere olan ilgisinden haberdardı ve Gandalf'ın yaptığı her şeyden şüpheleniyordu. Saruman gizlice Shire'a girmiş ama Gandalf tarafından öğrenilmesinden çekinmişti. Bu yüzden Gandalf'ın Shire'da yaptıklarıyla ilgili bilgi almak için Bree'ye ve Güneydirhem'e ajanlar yerleştirmişti. Saruman gizlice Uzundip yaprağından pipo içmeye başlamıştı çünkü Gandalf'ın pipo içmesiyle alay ediyordu. Saruman Sackville Bagginslerinden bolca uzundip yaprağı almış aynı zamanda fazladan para verip Hobbitleri izlemelerini istemişti.
http://img217.imageshack.us/img217/3311/88159435.jpg
Saruman Ak Konseyin son toplantısından sonra diğer büyücüler ve elflerden uzaklaşmış onlarla görüşmez olmuştu. Saruman başlangıçta sadece İsengard'da bir vekilharç olarak görülüyordu lakin Saruman kendini İsengard'ın Lordu ilan etmiş ve İsengard topraklarını güçlendirmeye başlamıştı. İsengard'ın güzel ve yeşil bahçelerini mahvetmiş buraları demir ocakları ve büyük makinelerle donatmıştı. Yakacak olarakta Fangorn Ormanlarını kesiyordu.
Saruman İsengard'da kendi ordusunu oluşturmaya başlamıştı. Ordusunda Rohan'dan nefret eden Dunland'lı adamlar, büyük kurtlar ve orklar vardı. Bu orklar arasında farklı bir tür vardı ki bunlar Uruk-Hai olarak biliniyor ve gün ışığında da yürüyüp savaşabiliyorlardı. Aynı zamanda ork kanına sahip gibi görülen birkaç adamda vardı. Bu insanlara büyük ihtimalle ''ters besleme'' yapılarak ork yiyecekleri yedirilmişti.
Saruman 3000. yıllarda palantiri kullanmaya başlamıştı. Saruman taşla uzak yerlerde olan olaylar hakkında bilgi sahibi olabiliyordu. Lakin sonunda başka bir palantirle denk gelmişti; Cadı Kral'ın Minas Ithil'i ele geçirdiğinde elde ettiği Ithil taşıyla. Bu taş sayesinde Saruman Sauron'la karşı karşıya gelmiş ve Sauron etkisi altına girmişti. Sauron onu palantir yoluyla yaptıklarını anlatmaya zorlamıştı. Palantir yoluyla düşüncelerini birbirlerine aktarnışlar lakin Sauron Saruman'ın anlatmayı istediğinden daha fazla şeyi öğrenmişti.
http://img217.imageshack.us/img217/5241/61948655.th.jpghttp://img217.imageshack.us/img217/3512/84168472.th.jpg
Saruman Sauron'un etkisi altına girdikten sonra yapmayı planladığı ilk şey Rohan'ı yok etmek olmuştu çünkü Rohan Gondor'un en büyük müttefikiydi. Saruman'ın Urukları Puslu Dağlardan gelip Rohirrim atlılarına saldırmaya başlamıştı. Sauron'un orklarıda Rohan'a doğudan baskı yapıyordu.
Saruman Rohanlı bir insan olan Grima'yı kendi tarafına çekmiş ve onu Theoden'e karşı ajanlık yapmakla görevlendirmişti. Grima Theoden'in danışmanı olmuş ve Saruman'ın kralın üzerindeki etkisi artmıştı. 3014 yılında Grima tarafından aklı zehirlenen Theoden zamanından önce yaşlanmış ve tüm kararları aslında Grima Solucadil verir olmuştu. Rohan Kralı Theoden'in zayıflatılması Saruman'ın planıydı böylece Rohan'a karşı yapılan saldırılar daha etkili olacaktı.
Lakin Saruman'ın hala en büyük amacı Tek Yüzüğü ele geçirmekti. Gandalf'ın Tek Yüzüğün nerede olduğunu bildiğinden şüpheleniyor ve Shire'daki ajanlardan gelen bilgiler bu düşüncesini destekliyordu. Çünkü Saruman'ın casusları Shire'ı koruyan kolcu sayısının ikiye katlandığından bahsetmişti.
3018 yılında Saruman dokuz Nazgul'un tekrar ortaya çıktığını ve Shire diye bir yerde Baggins adında birisini aradıklarını öğrenmişti. Saruman bu konuda bilgi edinmek için Gandalf'ı tuzağa düşürmeye karar vermişti. Saruman Gandalf'a Nazguller'in tekrar ortaya çıkışı hakkında konuşmak için Radagast aracılığıyla bir mesaj göndermişti.
Gandalf Radagast'la karşılaşmış ve 10 Temmuz'da İsengard'a varmıştı.
Saruman demiş ki: ''Geldin demek Gandalf.'' Gandalf demiş ki: ''Evet, geldim,'' ''Yardımını almaya geldim Ak Saruman.'' Saruman demiş ki: ''Öyle mi gerçekten de Gri Gandalf!'' "Yardım ha? Bu kadar kurnaz ve bu kadar bilge olan, ülkeden ülkeye dolaşan, kendisini ilgilendirse de ilgilendirmese de bütün işlere burnunu sokan Gri Gandalf’ın yardım istediği pek duyulmamıştır.'' http://img15.imageshack.us/img15/4926/16458062.jpg Gandalf demiş ki: "Dokuzlar yeniden ortaya çıktı, ''Nehri geçmişler. Radagast öyle söyledi.'' Saruman demiş ki: "Boz Radagast!''Kuş terbiyecisi Radagast! Saf Radagast! Salak Radagast! Yine de ona biçtiğim rolü oynayacak kadar aklı varmış. Geldin işte, benim de mesajımın bütün amacı buydu. Ve burada kalacaksın Gri Gandalf, yolculukları unutup dinleneceksin. Çünkü ben Arif Saruman'ım, Yüzük Yapıcısı Saruman, Rengârenk Saruman!' Gandalf demiş ki: "Ben akı tercih ederdim.'' Saruman demiş ki: "Ak! ''Başlangıçtır o. Beyaz kumaş boyanabilir. Beyaz sayfaya yazılabilir; beyaz ışık kırılabilir.'' Gandalf demiş ki: "Ve böylece beyaz olmaktan çıkar, Mahiyetini anlamak için bir şeyi kıran kişi de ariflik yolundan sapmış demektir.'' Saruman demiş ki: ''Kadim Günler geçti. Orta Günler de geçmekte. Genç Günler başlıyor. Elflerin zamanı bitti fakat sırada bizim zamanımız var: Bizim yönetmemiz gereken insanların dünyası. Fakat bize kudret gerek, sadece Arifler'in görebileceği yararlar adına her şeyi dilediğimiz gibi yönetebilmek için kudret. Ve dinle Gandalf, eski dostum, yardımcım! Biz, dedim, çünkü biz olabiliriz, eğer bana katılırsan. Yeni bir güç yükselmekte. Buna karşı eski ittifaklar ve siyasetlerin bize bir yararı olmayacak. Elflerden veya ölmekte olan Nümenor'dan ümit yok. önündeki, önümüzdeki, bir seçenek bu. Bu Güç ile birleşebiliriz. Bu akıllıca olur Gandalf. Bu yolda umut var. Zafer kapıda; zafere katkıda bulunanlar cömertçe ödüllendirilecektir. Güç büyüdükçe, onun sağlam dostları da büyüyecek ve Arifler, yani senin-benim gibi olanlar, sabrederek zamanla onu yönlendirip denetimleri altına alabilirler. Uygun zamanı beklerken düşüncelerimizi yüreklerimizde gizleriz, belki bu arada yapılan kötülükleri kınar, fakat âli ve nihai amacı takdir ederiz: Bilgi, Kural, Düzen; şimdiye kadar bizim beyhude yere başarmak için uğraşıp durduğumuz, zayıf ya da aylak dostlarımız tarafından desteklenmekten çok kösteklenen her şey. Niyetlerimizi gerçekten değiştirmemiz gerekmez, değiştirmeyiz de, sadece araçlarımız değişmiş olur.'' http://img25.imageshack.us/img25/8315/42412604.jpg Gandalf demiş ki: "Saruman,'' ''bu türden nutukları daha önce de duydum ama bunları sadece Mordor tarafından, cahilleri kandırsın diye yollanan gizli temsilcilerin ağzından duymuştum. Beni onca yoldan, sadece kulaklarımı yormak için çağırmış olacağına inanamıyorum.'' Saruman demiş ki: ''Neden olmasın Gandalf ?'' ''Neden olmasın? Hükmeden Yüzük? Eğer ona hâkim olursak o zaman Güç bize geçer. Seni buraya çağırmamın asıl nedeni buydu işte. Çünkü bir sürü gözüm var benim ve bence sen bu kıymetli şeyin şu anda nerede olduğunu biliyorsun. Öyle değil mi? Yoksa Dokuzlar neden Shire'ı sorup dursunlar, senin orada ne işin olsun?''
Tam bunu söylerken gözlerinde gizleyemediği bir hırs parlamıştı aniden.
Gandalf demiş ki: "Saruman,'' Tek Yüzük'ü bir anda bir el kullanabilir ancak ve sen de bunu çok iyi biliyorsun, o yüzden zahmet edip de biz deyip durma! Fakat onu vermem sana, hayır efendim, hele hele şimdi aklındakileri de öğrendikten sonra sana onun hakkında haber bile vermem. Sen Divan'ın başıydın, fakat sonunda maskeni çıkardın. Eh, görünüşe göre önümdeki seçenekler ya Sauron'a, ya da sana teslim olmakmış. İkisini de seçmiyorum. Başka teklifin var mı ?'' Saruman demiş ki: "''Evet, 'Senin akıllıca davranacağını tahmin etmemiştim zaten, kendi hayrına bile olsa; yine de bana gönül rızasıyla yardım edip bir sürü zahmet ve eziyetten kurtulman için bir fırsat tanıdım sana. Üçüncü seçeneğin burada kalmaktır, sonuna kadar.'' Gandalf demiş ki: "'Neyin sonuna kadar?'’ Saruman demiş ki: "Bana Tek Yüzük'ün nerede bulunabileceğini açıklayıncaya kadar. Seni ikna etmenin çaresini bulabilirim. Ya da sana rağmen yüzük bulununcaya ve Yönetici hafif meselelere vakit ayırıncaya kadar: Mesela Gri Gandalf in küstahlık ve engellemelerine karşılık münasip bir ödül tasarlamak gibi.''
http://img165.imageshack.us/img165/2538/71074784.jpg
Gandalf Saruman'ın teklifini reddettikten sonra Saruman'ın askerleri gelip onu Orthanc'ın zirvesine hapsetmişti. Gandalf aşağıya baktığında bir zamanlar yeşil ve latif olan bu yerlerin artık çukurlarla ve demir ocaklarıyla dolu olduğunu gördü.
Gandalf Orthanc'ta hapisken Saruman Yüzük Taşıyıcısını daha kolay ele geçirebileceğini düşünüyordu. Çünkü Isengard ve Shire arasında pek çok casusu vardı. Saruman en güvenilen casusu olan şaşı gözlü bir güneyli adamı Shire'ı terk eden Hobbitler hakkında bilgi almak için göndermişti. Lakin Saruman'ın ajanı yola çıktıktan kısa bir süre sonra Gandalf Saruman'a Radagast'tan haber götüren Yelefendisi Gwaihir tarafından Orthanc Kulesinden 18 Eylül'de kurtarılmıştı.
Cadı Kral Isengard'a Gandalf'ın Saruman tarafından esir edildiği öğrenen Sauron tarafından gönderilmişti. Bu ziyaretin yapılış vaktiyle ilgili iki rivayet vardır. İlk rivayet Nazgul'un Gandalf'ın kaçışından iki gün sonra geldiği ve Saruman sesinin ona verdiği kudretle Shire'ın yerini bilmediğine Nazgul Lordu'nu inandırdığını söyler. Saruman Nazgul Lordu'na Gandalf'ı yakın topraklarda aramasını söylemiş ve Nazgul Lordu onun dediğini yapmış ve Shire'ın nerede olduğu bilgisini Grima'dan aldığını söylenir. Başka bir rivayete göre Nazgul Lordu geldiği sırada Saruman Gandalf'ın kaçmış olduğunu hissetti ama Saruman onun hala orada olduğunu ama Shire'ın yerini sadece kendisine söyleyeceğini söylemiştir. Daha sonra Nazgul Lordu gerekli bilgiyi şaşı gözlü güneyli Bill Eyrelti'den almıştır.
Saruman her iki rivayete göre de zor bir durumdaydı çünkü hain durumuna düşüyordu. Saruman hala Yüzük Taşıyıcısını bulup Tek Yüzüğü ele geçirebileceğini umuyordu. Lakin Bill Eyrelti Nazgullerin tarafına geçmiş ve Nazguller Baggins'in Hobbiton'da yaşadığını, Rivendell'e doğru yola çıktığını öğrenmişlerdi.
Saruman bu olaydan sonra Rohan'ı fethetmek amacına ağırlık vermişti. Gandalf Saruman'ın planlarına engel olmak için Rohan'ın Kralının konağının bulunduğu Edoras'a gitmiş ama Grima Solucandil'in Kralın aklına girmesiyle Edoras'tan gönderilmişti. Saruman kendini Rohan topraklarının lordu olduğunu ilan etmiş ve Rohan geçidini kapatmıştı. Saruman'ın Ak Elini taşıyan orklarda artık çok daha büyük kuvvetlerle nehri geçip Rohirrim'lere saldırıyordu.
Saruman'ın casusları olan kargalar 8 Ocak 3019'da Yüzük Kardeşliğinin Hollin'den geçtiğini öğrenmişlerdi. 18 Ocak'ta Moria'dan ulaklar gelmiş ve Kardeşliğin Moria'yı geçtiğini ve güneye doğru yol aldığını anlatmışlardı. Saruman bu haberler üzerine Ugluk komutasında Uruk-Hai ve Dunland'lı insanların bir bölümünü güneye yollamıştı. Saruman Ugluk'a buçukluklara dokunmamasını diğer herkesi öldürmesi emrini vermişti.
Rohan ordusunun komutanları Theodred ve Eomer Ork saldırılarını büyük bir dirençle karşılıyor ve Orkların İsen Nehri geçmesini izin vermiyorlardı. Saruman Rohan Kralı varisi Theodred'in öldürülmesine karar vermişti. Theodred'in ölümüyle hem Kral'ın soyu kurayacak hemde Rohan büyük bir komutanını kaybedecekti. Saruman 25 Şubat'ta Orkları İsen Nehrine göndermiş ve burada İsen Nehri Muharebelerinin ilki yaşanmış ve Theodred öldürülmüştü. Lakin Saruman büyük bir stratejik hata yapmış ve Batıağıl'a zamanında saldırmamıştı. Bu ona ileride çok pahalıya patlayacaktı.
26 Şubat'ta Ugluk komutasındaki İsengard izcileri Amon Hen'de kardeşliğe saldırmıştı. Bu saldırıda Boromir öldürülmüş Merry Brandybuck ve Peregrin Took esir alınmıştı. İsengard izcileri tekrar yola koyulduklarında Mordor'dan Grishnakh komutasında orklar gelmiş ve Sauron adına buçuklukları almaları emrini iletmişti. Ugluk bu emri reddetmiş ve Grishnakh orkları da İsengard izcilerinin yanında gitmeye karar vermişlerdi.
28 Şubat'ta Saruman'ın hiç planlamadığı bir şey olmuş Eomer komutasında Rohan atlıları İsengard izcilerine saldırmış ve sonraki günün şafağına kadar tüm Uruk-Hai ve orklar öldürülmüştü. Ama Saruman adına daha kötüsü Merry Brandybuck'ın ve Peregrin Took'un Fangorn ormanında Ağaçsakal'la karşılaşmaları olmuştu. Ağaçsakal Fangorn Ormanlarını yavaş yavaş yok eden Saruman'a kızgındı ve Merry ile Pippin'in gelişi onun harekete geçmesine sebep olacaktı.
Saruman Uruk-Hai'lerin hepsinin yok edildiğinden habersizdi ve yüzüğe karşı büyük bir açlık duyuyordu. Bu yüzden kulesinden çıktı ve Fangorn'un sınırına gitti. 30 Şubat'ın gecesinde sınıra varmış ve burada Üç Avcı(Aragorn, Gimli, Legolas) ile karşılaşmıştı. Burada Üç Avcının atlarını oradan uzaklaştırdı ve onları yayan bıraktı. Aynı zamanda burada kendi ordusu tarafından kesilmiş olan ağaç gövdelerini görmüş ve hala yüzüğün ona doğru geldiğini umuyordu ama eminde değildi kuşku onun içini kemiriyordu.
Saruman Rohirrim'in yüzüğü ele geçirmiş olmasından korkuyordu ve bu yüzden ani bir saldırıya geçmek için İsengard'a dönmüştü. 2 Mart'ta İsengard ordusunun bir kısmını Rohhirim'in üzerine yollamış ve İkinci İsen Nehri muharebesi başlamıştı. Rohirrim ilk saldırıyı durduğunda Saruman ana kuvvetini İsen Nehrine yollamıştı. 10.000 kişilik orduda orklar, kurtlar, Dunland insanları ve ork kanı taşıyan insanlar vardı. İsengard ordusunun ikinci saldırısında Rohan ordusu dağıtılmış ve ordu Miğfer Dibi'ne doğru yola çıkmıştı. Rohan Kralı Theoden ise çoktan koyağa varmış ve saldırıyı bekliyordu.
Saruman İsengard'dan çıkan son ordusunu görmek için aşağıya inmişti son ordu oradan uzaklaşınca olacağına hiç ihtimal vermediği bir şey olmuştu. Entler ortaya çıkmış ve İsengard'a saldırmıştı.
http://img165.imageshack.us/img165/5674/97775709.jpg Merry demiş ki: Saruman bütün ordusunu yolladıktan sonra sıra bize geldi. Ağaçsakal bizi yere indirerek kapılara gitti ve Saruman'ı çağırarak kapıları yumruklamaya başladı. Surlardan atılan oklardan ve taşlardan başka cevap gelmedi. Fakat okların entlere bir etkisi olmuyor. Canlarını yakıyor elbette ve onları hiddetlendiriyor: Tıpkı bizi sokan sinekler gibi. Ama bir ent, iğnedenlik gibi ork okları içinde kalsa bile yine de önemli bir yara almaz. Her şeyden önce, zehirlenmezler; üstelik derileri çok kalına benziyor, ağaç kabuklarından daha kalın. Onları ciddi şekilde yaralayabilmek için çok ağır balta darbeleri indirmek gerekir. Baltayı sevmiyorlar. Fakat bir ent için bir sürü iri baltalı adam gerekir: entin birinden bir kıymık koparan adamın ikinci bir şansı olmaz zaten. Ent elinden çıkan bir yumruk demiri incecik bir teneke gibi yamultuyor.
http://img165.imageshack.us/img165/9907/65590106.jpg
Ağaçsakal birkaç ok yedikten sonra ısınmaya başladı ve gerçekten 'aceleci olmaya' başladı kendi deyimiyle. Kocaman bir hum-ham salıverince bir düzine ent daha koca adımlarıyla yanına geldiler. Hiddetlenmiş bir ent, korkunç bir şey. Parmakları, ayak parmakları kayalar üzerinde dönüveriyor ve kayaları ekmek gibi ufalayıveriyorlar. Bu tıpkı, koca ağaç köklerinin yüz yılda yaptığının bir iki saniyede olduğunu görmek gibi bir şeydi. İttiler, çektiler, yırttılar, sarstılar, vurdular ve çatırtıyla patırtıyla bu muazzam kapılar beş dakika içinde harabeye dönüp yerle bir oldu; bazıları surları yemeye koyulmuştu bile, tıpkı kum çukurundaki tavşanlar gibi. Saruman ne olduğunu sandı, bilemiyorum; ama her halükârda olanlarla nasıl baş edeceğini bilemedi. Pippin demiş ki: Bizim saldırımız başlar başlamaz, İsengard'da kalmış olan birkaç sıçan da entlerin açtıkları deliklerden sıvışmaya başladı. Entler sorguya çektikten sonra insanların gitmesine izin verdi, bu uçta iki üç düzine kadar adam vardı. Ne boyda olursa olsun ork tayfasından fazla kaçabilen olduğunu zannetmiyorum. Huornlardan kaçan olmadı: O zamana kadar onlardan bir orman dolusu olmuştu, vadiden gidenlerden başka.
Entler güney surlarının büyük bir bölümünü un ufak ettikleri zaman, kalan halkı da sıvışıp onu tek başına bırakınca, Saruman panik içinde kaçtı. Biz vardığımızda galiba kapılardaydı: Herhalde muhteşem ordusunun gidişini seyretmeye gelmişti. Entler kırıp dökerek yollarını açınca o da aceleyle kaçtı. Önce onun yerini bulamadılar. Fakat gece açıldı; etrafta müthiş bir yıldız ışığı vardı, entlerin görmelerini sağlayacak kadar; aniden Tezmertek haykırdı, 'Ağaç katili, ağaç katili!' Tezmertek kibar bir yaratıktır ama işte özellikle bu yüzden Saruman'a daha çok hiddetleniyor; Halkı ork baltalarından insafsızca eziyet çekmişti, iç kapıdan yola sıçradı; ayaklandığında rüzgârdan daha hızlı hareket edebilir. Sütunların gölgeleri arasında bir içeri, bir dışarı aceleyle hareket eden solgun bir şekil vardı ve neredeyse kulenin kapısına varmıştı. Ucu ucuna kaçabildi. Tezmertek o kadar ateşle düşmüştü ki peşine, yakalanmasına ve boğazlanmasına bir veya iki adım kalmıştı kapıdan süzülüp girdiğinde.
http://img217.imageshack.us/img217/4234/48252337.jpg
Saruman sağ salim Orthanc'a geri dönünce kıymetli makinelerini işe koyması pek vaktini almadı. O vakte kadar birçok ent İsengard'a girmişti: Kimi Tezmertek'i izlemiş, kimi doğudan ve batıdan yarıp girmişti; etrafta dolanıp büyük ziyan veriyorlardı. Aniden ateşler ve kötü dumanlar yükseldi; düzlükteki bütün delikler ve maden kuyuları fışkırıp püskürmeye başladı. Entlerin bir kısmı yanıp kabardılar. Bir tanesi, galiba ona Kayınkemiği diyorlardı, çok uzun boylu, yakışıklı bir ent idi, bir çeşit sıvı ateşin zerrecikleri içine girdi ve bir meşale gibi yandı: Korkunç bir görüntüydü.
http://img15.imageshack.us/img15/6997/22544979.jpg
Bu onları zıvanadan çıkarttı. Daha önce gerçekten ayaklanmış olduklarını düşünüyordum; ama yanılmışım. Sonunda ayaklanmanın ne olduğunu gördüm. Hayret verici bir şeydi. Taşlar çatlayıp sadece onların gürültülerinden dökülünceye kadar gürlediler, böğürdüler, boru gibi öttüler. Merry ile ben yere yatıp pelerinlerimizle kulaklarımızı tıkadık. Orthanc kayasının etrafında tekrar tekrar döndü entler iri adımlarıyla; patlamış bir fırtına gibi estiler, sütunları kırarak, koca taş dilimlerini yaprak gibi havaya savurarak, maden kuyularının içine çığ gibi kayalar yuvarladılar. Kule bu dönen hortumun tam ortasındaydı. Demirkazıkların, blok blok taş duvarların yüzlerce ayak yukarda döndüklerini ve Orthanc'ın pencerelerine çarptıklarını gördüm. Fakat Ağaçsakal soğukkanlılığını muhafaza etti. Şansına hiç yanığı yoktu. Halkının hiddetle kendi canlarını yakmasını ve bu karışıklıkta Saruman'ın deliğin birinden kaçmasını istemedi. Entlerin çoğu kendilerini Orthanc kayasına savuruyorlardı; ama bu onları bitiriyordu. Kaya son derece pürüzsüz ve sertti. Belki de içinde bir çeşit büyü vardı, Saruman'ınkinden daha eski ve daha güçlü bir büyü. Her neyse, kayaya bir türlü tutunamıyorlardı; kayayı çatlatamıyorlar, kendilerini onun karşısında yaralayıp bereliyorlardı.
Derken Ağaçsakal meydana çıkarak bağırdı. O muazzam sesi bütün yaygarayı bastırdı. Ölüm sessizliği oldu aniden. Bu sessizlikte kulenin yüksek penceresinden tiz bir kahkaha duyduk. Bu entler üzerinde garip bir etki yaptı. Kaynıyorlardı; ama şimdi soğumuşlar, bir buz kadar sert ve sessiz olmuşlardı. Düzlüğü terk ederek Ağaçsakal'ın etrafında toplandılar, kıpırdamadan durdular. Ağaçsakal onlarla kendi dillerinde konuştu bir süre; sanırım onlara kendi yaşlı kafasında çok önceleri yapmış olduğu bir planı anlatıyordu. Sonra aniden gri ışıkta sessizce solup gittiler. O sıralarda gün ışımaya başlamıştı.
Kuleye bir gözcü diktiler sanırım ama gözcüler gölgelerde o kadar güzel gizlenmiş, o kadar kıpırdamadan duruyordu ki, ben bile onları göremiyordum. Diğerleri kuzeye ayrıldılar. Bütün o gün boyunca ortalıkta görünmeden bir şeyle uğraştılar. Çoğunlukla biz yalnız başımıza bırakıldık. Korkunç bir gündü; biraz etrafta dolandık gerçi, ama Orthanc'ın pencerelerinin görüş alanı dışında duruyorduk elimizden geldiğince: Pencereler bize o kadar tehditkâr bakışlarla bakıyorlardı ki. Zamanın çoğunu yiyecek bir şeyler aranarak geçirdik. Sonra oturup, uzakta, güneyde Rohan'da nelerin olup bittiğini ve grubumuzun geri kalanlarının başına neler geldiğini merak ederek muhabbet ettik. Arada sırada uzakta bir kayanın takırdayarak düştüğünü, güm güm seslerin tepelerden yankılandığını duyabiliyorduk.
Akşamüstü dairenin çevresinde yürüdük ve neler olup bittiğini görmeye gittik. Vadinin başında büyük, gölgeli bir huorn ormanı vardı; bir tane de kuzey surlarının orada vardı, içlerine girmeye cesaret edemedik. Fakat içeride yaptıkları işin yırtan, parçalayan sesi duyuluyordu. Entler ile huornlar kocaman delikler ve hendekler kazıyorlar, büyük su birikintileri ve setler yapıyorlar, İsen'in ve bulabildikleri her derenin ve çayın suyunu topluyorlardı. Onları işleriyle baş başa bıraktık. http://img165.imageshack.us/img165/8913/88420991.th.jpghttp://img15.imageshack.us/img15/3864/21516734.th.jpg