Medya ve teknoloji dünyasında 2010'un yıldızı parlayacak trendlerini ortaya koyan bir rapor yayınlayan Deloitte, yatırımcılara da yol göstermiş oldu.

2010 yılında medya sektöründeki ana eğilimleri çarpıcı bulgularla ortaya koyan rapora göre “Ismarlama Video” (Video on Demand) işinde büyük gelir artışı beklenirken, DVD satışlarının ise bu yıl ikiye katlanması öngörülüyor.


2009’da 600 milyar dolar olan dünya reklam pastasında geleneksel reklamcılık ağırlığını korumaya devam ederken, bu pasta içindeki payı yaklaşık %10 olan online reklamcılığın 2010 ve sonrasında büyüme trendini sağlıklı bir şekilde sürdüreceği anlaşılıyor.

Medya içeriğinin tüketimi açısından bu yıl yayıncıların programları ağırlığını koyacak. Medya içeriğinin tüketiminde TV %90 ile başı çekerken, işitsel medya içeriğinin ise %80 ile televizyonu izleyeceği tahmin ediliyor.

TV ve web birbirine rakip olmak zorunda değil

Web ve TV’nin birbirine giderek yaklaştığı yeni bir döneme girerken bu trendi sanıldığı gibi internet bağlantısı olan TV’ler veya set üstü cihazlar sürüklemeyecek. Tam aksine medya içeriğine ulaşmak için kendi mevcut TV’lerini veya taşınabilir bilgisayarlarını, MP3 çalarlarını ve üzerinde web tarayıcısı olan cihazları kullanan tüketiciler, farklı bir gelişme çizgisinin ortaya çıkmasına neden olabilir.

2010 yılında TV reklam pazarının 180 milyar dolarlık bir büyüklüğe erişmesi beklenirken, küresel online reklamcılığın ise yaklaşık 63 milyar dolarlık bir ciroya sahip olduğu tahmin ediliyor.


Yapılan araştırmalar, TV’de veya web’de ayrı ayrı yayınlanan reklamların iki ortamda birden yer almasının izleyici üzerinde %47 oranında daha olumlu etki bıraktığını gösteriyor. Belki de bunun etkisiyle şu günlerde TV’lerde yayınlanan reklamların internete “düşmesi” neredeyse aynı anda gerçekleşiyor.

Günümüzde video web sitelerinin artık izleyicilerin görüşlerini de yansıtacak şekilde tasarlanmaları, tüketici eğilimlerinin daha hızlı bir şekilde gündeme yansımasını sağlıyor. Bu tür siteler, önümüzdeki günlerde içerik üreten yayıncıların gelirlerine ciddi katkıda bulunurken reklam verenlerin de medya kullanma tercihlerini etkileyebilecek.

Bu arada gazete ve dergi endüstrisinin online haber içeriklerini paralı yapma tehdidi canlılığını koruyor. Ancak 2010 yılında bu yönde ciddi bir adım atılması olasılık dahilinde görünmüyor.

DVD Otomatı devri başlıyor

Telekom operatörlerinin en sevdiği gelir kaynaklarından biri olan ısmarlama video hizmetleri cazibesini koruyor. Buna karşılık DVD tanıtımları ve satışlarının yapıldığı web ortamının şimdi yeni bir rakibi bulunuyor. Satış otomatları üzerinden DVD satışlarının başlamasıyla birlikte bu pazarın DVD satışlarını ikiye katlaması bekleniyor.


Geceliği 1 dolar gibi düşük fiyatlara sunulabilmesi ve kullanım kolaylığı nedeniyle DVD satış otomatlarının tüketici tarafından çabuk benimseneceği düşünülürken, dışarıdan satın alma ve kiralama gibi süreçlerin bireysel maliyetlerini de ortadan kaldırmış olacak. Ayrıca bu makinelerin gelecekte 25 GB gibi boyutlarda sunulacak olan yüksek çözünürlüklü HD DVD’leri de satışa sunması mümkün olabilecek.

Kuşkusuz bu alanda da 2010’da bazı pürüzler yaşanabilir. Başlangıçta yüksek satış gelirlerinden olmak istemeyen bazı içerik üreticiler, ürünlerini satış otomatı sahiplerine vermek istemeyebilir.

Televizyon ve radyo hala kral!

Düzenli izlenen programların (zaman ardışık-lineer) ağırlığını korumasına karşılık, zaman ardışık olmayan medya tüketimi 2010 itibarıyla yükselişe geçecek. Televizyonun %90’ı, işitsel medyanın %80’i belirlenmiş program akışları dahilinde tüketilmeye devam edecek.


Televizyon satışlarının yüksek seyrettiği ülkelerde TV ve radyo gibi klasik medya içeriği egemenliğini korurken, geçmişte ücretli olmayan online içeriğin zamanla ücretli hale gelmesi TV yayınlarına ilgiyi artırmaya devam ediyor.


Yazılı basın paralı içerik arayışını sürdürecek

2010 yılında gazete ve dergi sahipleri online içeriklerini paralı hale getirmek için yöntem arayışlarını sürdürecek. Bu konuda bütün içeriği parayla vermeyi düşünenler olduğu gibi, bazı sınırlı içeriği ücretsiz sunup özel içeriği ise parayla sunmayı planlayanlar da bulunuyor. Burada yanlış yapılan bir maliyet hesabının markayı da değersiz gibi gösterme tehlikesi bulunuyor. Çevrimiçi okurların, eğer içerik gerçekten değerliyse ve bu çabaya değiyor ise mikro ödemeler karşılığında bu içeriği satın almaya istekli olabileceği düşünülüyor.


Bazıları ise 50 kuruş değerinde bir makaleyi okumak için internetten kredi kartı bilgisini girmenin bu zahmete değmeyeceği görüşünde. Ayrıca mikro ödemelerle ilgili bu strateji düzenli okurlar söz konusu olduğunda anlam kazanıyor. Aksi takdirde örneğin iki ya da üç haftada bir talep edilen bir çevrimiçi içerik için gerekli işlemlerin maliyeti getirisinden daha fazla olabileceğine dikkat çekiliyor.