"Geçmişe sünger çektim"
Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı oyuncularından Sabri Sarıoğlu, Galatasaray TV'de yayınlanan Avea Kamp Günlüğü programının konuğu oldu.
Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı oyuncularından Sabri Sarıoğlu, Galatasaray TV'de yayınlanan Avea Kamp Günlüğü programının konuğu oldu.
- Kamp ile ilgili genel bir değerlendirme alabilir miyim?
Evet bir haftalık bir dönem geçirdik burda. Mehmet Topal'ın da dediği gibi çok yoğun bir tempoda çalışıyoruz. Lig bittikten sonra Milli Takım kampına katılmıştık. Sezon hazırlıklarına da biraz geç başladık o yüzden. Takımdan ayrı kaldığımız içinde şu an takımdan ayrı fizik ve kondisyon idmanları çalışıyoruz. Bizim için yorucu olyor ama bunların hepsi bizim iyiliğimiz için. Şu bir haftalık süreç içerisinde herşey güzel geçti. Kamp ortamı olsun sahalar olsun herşey çok güzeldi. İnşallah yarın da bir hazırlık maçımız var. Onu oynayıp yeni kamp otelimize geçeceğiz.
- İlk maçta oynamayan oyuncular arasındaydın sen de tabiki. Siz Milli Takım hazırlıklarından dolayı geç katıldığınız için tribünden seyrettiniz. Nasıl buldun maçta oynayan arkadaşlarını?
Tabi biz takımdan ayrı çalışıyoruz. Bugün ilk defa takımla beraber çalıştık. O yüzden ilk maçta da oynayamadık. Dışardan izlediğim kadarıyla çoğu alt yapıdan yetişmiş kardeşlerimizn oynadığı bir kadroyla çıktık sahaya. Hepsi de birbirinden kaliteli oyuncular. İyi bir maç oldu. Zaten hazırlık maçlarının amacı eksikleri görmek veya alt yapıdan yeni çıkan kardeşlerimizin takıma ne kadar uyum sağladığını görmektir. Ben o bakımdan iyi bir maç olduğunu düşünüyorum. Ellerinden geldiğince iyi ynamaya çalıştılar. Hoca'nın veriği taktik disipline uymaya çalıştılar. İyi bir maçtı. Tabi berabere bitti. İnsanlar dışarda Galatasaray berabere kaldı, köü oynadılar diye görüorlar ama hazırlık maçı olduğu içi önemli olan sezon başında eksikleri şimdiden hazırlık maçlarında görüp, Avrupa Ligi'nde ve Tukcell Süper Lig'de bu hataları yapmamak gerekiyor. Ve Galatasaray takımı her zaman kazanmak zorunda. Hazırlık maçı da olsa kazanmak zorunda. Ama olmadı, beraber bitti. Ama ben yeni gelen arkadaşlarmızın performansını beğendim.
-Skor çok önemli değil dediğin gibi ama genç takım oyuncları açısından kuşkusuz bu maçlarda forma giyebilmek bile büyük bir şans, büyük bir mutluluk ve kendini gösterme şansı çünkü sen de onların arasından geldin. Galatasaray Paf Takımı'ndan yetişen br futbolcu olarak heralde onlara bakış açın biraz daha faklı diye düşünüyorum.
Tabi onların yaşadığı duyguları ben de yedi sekiz sene önce yaşadım. Sezon kamplarına hocalarımız bizi davet ettiği zaman hazırlık maçlarında bize beş dakika da olsa görev verdikleri takdirde bizde canımızı dişimize takarak hocamıza kendimizi göstermeye çalışıyorduk. Şimdi de aynı şeyleri görüyorum. Hepsi çok temiz insanlar, çok temiz oyuncular, çok kaliteli oyuncular. Hocanın verdiği fomayı ellerinden geldiğince çıkarmamak için herşeyi yapıyorlar. Maçta da bunu yapıyorlar. İdmanda da çok iyi çalışıyorlar. İnşallah iyi olur. Çünkü ben Galatasaay'ın alt yapısından yetişen oyuculara iyi bir gözle bakıyorum. Çünkü ben de ordan geldim. İsterim ki alt yapıdan iki üç tane değil, yedi sekiz tane oyuncu çıkıp A Takıma direk oynasınlar. Böylece Galatasaray'ın geleceği daha iyi olur.
- Gözlemlediğimiz kadarıyla fizik kondisyon odası, ayrı saha, otoüsler gidiş gelişler derken çok az vaktiniz kalıyor dinlenmek için. Çok yoğun geçen bir kamp.
Yoğun bi tempoda çalışıyoruz. Tabi sezona geç başlamanın verdiği sıkıntılar bunlar. Sıkıntı da demeyelim de bizim eksiğimiz bu sonuçta. Öbür arkadaşlarımız erken başladığı için daha çabuk fizik kondisyonlarını kazandılar. Biz de o açığı takımdan ayrı çalışarak kapatıyoruz. Zaten bir hafta böyle geçti. Sağolsun yardımcı hocalarımız Carlos olsun, Alberto olsun, Johann olsun, hocamız olsun bize verdikleri programlar bizim fizik kondisyonel açısından eksiğimizi hemen geri kazanmamıza sebep oldu. Çünkü çok değişik metotlarda çalıştık. Bazen hiç topa değmeden koşularla çalışık, bazen topla çalıştık. Maç içinde oluşan pozisyonlar ne ise o yönde ağırlıklı idmanlar yaptık. Çünkü maç içinde çok mücadeleci bir oyun geçtiği için o mücadeleye be tempoya ayak uydumak için o tarz idmanlar yaptık. Yorucu olsa da bizim için iyi çalışmalar bunlar. Sezona iyi başlamamız için bu çalışmaları yapmak zorundayız. Bugün ilk defa arkadaşlarımız ile beraber olduk. Kısa bir maç yaptık. Yarın da ayrı bir idman yapacağız. Akşam arkadaşlarımızı izleyeceğiz. Pzartesi de berber çalışmalara başlayacağız. İnşallah bir daha ki maçta oynayacağız hocamız görev verirse.
- Şimdi yeni bir teknik heyet tabi. Biraz da o yöndeki görüşlerinii almak istiyorum. Kariyer olarak da, futbolcu olarak da, teknik adam disiplininde de kendisini bütün dünya piyasasında kabul ettirmiş bir Frank Rijkaard ismi. Yardımcılarıyla, ekibiyle başınızda. Çok kısa bir süredir berabersiniz ama nasıl farklılıklar görüyorsunuz? Sen artık çok tecrübeli bir futbolcusun. Pek çok teknik adamla çalıştın. Ne farklılıklar göüyorsun bu anlamda?
Tabi pek çok hoca ile bilikte çalıştım. Hepsi birbirinden kaliteli ve saygıdeğer hocalardı. Onlarla çalışmak benim için mutluluk ve gurur verici bir olaydı. Şimdi yeni bir hocamız var. Zaten hocamızın kariyeri tartışılmaz. Gerek oyunculuk olsun gerek antrenörlük deneyimi olsun üst düzey başarılar kazanmış birisi. Bir haftadır beraber çalışıyoruz. Toplantılar olsun, yemeklerde konuşmalar olsun gayet sıcak kanlı. Bizimle olan diyalogları çok iyi. Çalışma sistemi de, idman temposu da çok iyi. Şu an herşey çok güzel gidiyor. İnşallah bu güzellik sezon sonuna kadar devam eder.
- Geçen sene sizden beklenen performansı sergileyemediniz ama sakatlıklar büyük problem oluşturdu. Yani operasyon sayısı, ameliyat sayısı, darbeye bağlı sakatlıklar onun dışında bir sürü sakatlıklar Galatasaray'ın belini büktü.
Tabi sakatlık sezon içerisinde olacak ama biz biraz abartık bu olayı çünkü yirmi üç yirmi dört tane ameliyat olacak düzeyde sakatlıklar yaşadık. Bu da bizi sezon içerisinde çok büyük sıkıntılara soktu. Tabi çok iyi bir kadroya sahiptik. Herkes bizi favori görüyordu ama futbol bu. Çok iyi bir kadroya sahip olmanız, bütçenizin çok iyi olması size başarıyı her zaman getirmiyor. Dediğim gibi sezon bizim için kötü geçti. Sakalıkların bunda payı çok büyük. Tabi burda sakatlık bahanesinin arkasına hiçbir zaman saklanmıyoruz. Bizim de bu işte bir payımız var. Çünkü biz de istenilen perormansı gösteremedik. Takım olarak bazı kırılma noktası olan maçları kazanamadık. Kötü olduğumuz dönemde bile son beş altı haftaya şampiyon olabilecek durumda girdik. O kırılma noktasındaki maçları kazanabilseydik belki biz şampiyon olacaktık. Olmadı.. İnşallah geçen sene yaşadığımız bu olumsuzlukları bu sene yaşamayız. Yaptığımız hatalardan ders alırız. Çünkü çok hatalarda yaptık, sakatlıklarda belimizi büktü. Uefa Kupası finalini Türkiye'de oynandığı için çok istiyorduk oynamayı. Olmadı. Çok sakatlıklar yüzünden Kewell arkadaşımız bile stoper oynamak zorunda kaldı Hamburg maçında. Yani o durumlara kadar düşürdü bizi sakatlık. Ama inşallah bu sezon sakatlıklar yaşamayız, sezona iyi bir başlangıç yaparız. Hem sezonu hem de Avrupa Ligi'ni iyi bir şekilde bitirip ligde şampiyon Avrupa Ligi'nde de kupayı alarak taraftarlarımızı sevindirmek istiyoruz.
- Keita geldi. Uğur Uçar giderek performansını yükseltip umarız çok çabuk bir şekilde takıma yerleşecek. Barış zaman zaman sizin bölgeniz de oynuyor. Aynı şekilde Linderoth kullanılabiliyor. Yani farklı alternatifler Rıjkaard tarafından sağlanabilir sizin mevkiinizde.
Galatasaray gibi bir camiada başarılı olmak istiorsanız o camianın içerisinde güzl bir rekabetin olması lazım. Çünkü burda şu an otuz, otuz beş kişiyiz. Lig başlayınca heralde yirmi beş yirmi atıya düşecek. O yirmi beş yirmi altı kişi de ilk onbirde oynamak için çok büyük bir savaş vercek. Bu forma rekabeti de Galatasaray için her zaman iyidir. Galatasara'ın başarısı için çıta daha çok yükseltir. Tabi herkesin mevkiisinde farklı seçenekler, alternatifler var. Oyuncular kendi mevkiilerinde oynamak için ellerinden geleni yapıyor. Bende formayı alıp üstümden çıkarmamak için elimden gelen herşeyi yapıcam, yapıyorum da. Tabi bu da arkadaşların arasında saygı ve sevgi çerçevesinde olur. Bu rekabet hiçbir zaman hırsımızı veya agresifliğimizi yansıtmıyor. Her zaman tatlı bir rekabettir. Bu hocanın işini zorlaştırcak ama hocayı mutlu ediyor. Böyle forma kapmak için mücadele eden futbolcuları görünce, hocanın da iştahı kabarıyordur heralde.
- Evet bir an önce sezon başlasın diye bekliyordur. Şimdi senin Rijkaard ile diyalogların nasıl bu anlamda? Biz hocanın her futbolcuya bir şekilde giderek diyaloglarını arttırdığını ve antrenman dışındaki zamanlarda da beraber olduklarını görüyoruz. İlk izlenimlerin bu açıdan nasıl? Bu çerçevede nasıl sinyal alıyorsun yeni hocanızdan?
Hoca ile diyaloglarımız iyi. Şu anda çok üst düzey diyalog haline giremedik. Çünkü biz takımdan ayrı çalıştığımız için genelde bizim başımızda Carlos hoca oluyordu. O bizi çalıştırıyordu. Hocamız ile sadece toplantılarda, yemek zamanlarında veya üçer beşer dakikalık iletişim kuruyorduk. Ama o kısa diyaloglar da olsa, hocayla aramızda iyi bir diyalog var. Herkese aynı seviyede yaklaşıyor. Kimseyi birbirinden ayırt etmiyor. Bu futbolcuya her zaman güven veiyor. Şu an herşey iyi gidiyor, inşallah hep böyle devam eder.
- Şimdi biz yeni yayın dönemimizde ilk programımızda Feldkamp'ın Galatasaray'dan ayrıldığı dönemde bir sohbet toplantısı gerçekleştirdik. Verdiği raporda; Sabri benim bu takımda görmek istemedğim bir futbolcu şeklinde açıklama yaptı. Bu tabi kamuoyuna da yansıdığı için sana soruyorum. Galatasaray televizyonu ekranlarından vereceğin cevap senin kariyerinde bir futbolcu açısından önemli. Ne söylemek istersin? Gerçi geçmişte kaldı.
Tabi ben geçmişe her zaman sünger çeken bir insanım. Geçmişte yaptığım hatalardan ders alırım. Sevinçlerimi de unutmam. Ama dediğim gibi beim hocam şu anda Rijkaard'dır. Ben Feldkamp'a hiçbir zaman saygısızlık etmedim. Beni medyada bazen Sabri, Feldkamp'a saygısızlık yaptı diye yansıttılar ama ben öyle birşey yapmadım. Hiçkimse gerçeği bilmiyor. Ben Galatasaray'da çalışan bir şahıs olarak saygı duyuyorum. Konuları fazla uzatmak istemiorum. Kendisiyle de bu konuda fazla muhatap olmak istemiyorum. Çünkü başımızda Rijkaard gibi dünyaca ünlü bir hocamız var. Yardımcıları var. Şu an benim hocalarım onlardır. Onlardan her zaman eleştrileri ve yorumları alırım. Başkası da beni şu anda ilgilendirmez. Çünkü Galatasaray Takımında oynuyorum. Galatasaray'ın hocası kimse ben ondan görev alırım, eleştiri veya yorum alırım.
- Kazakistan'ın Tobol takımıyla ilgili görüşlerin neler. Kendi seviyelerinden bir üst ekiplerle oynadıkları maçlarda ne yaptıkları belli. Savunma çizgilerini güçlendiriyorlar. Gol yemeyip rakibin sinirini bozucu hareketler ile futbolun negatif yönünü fazlaca kullanarak ön plana çıkmaya çalışıyorlar. Bu tip müsabakalarda heralde biraz daha fizik gücün yanı sıra mantalitede çok önemli.
Tabi kendini göstermek, ispatlamak isteyen takımlar büyük takımlara karşı her zaman defansif bir oyun oynarlar. Dediğiniz gibi rakibin sinirini bozucu hareketler yaparlar. Biz de kazanmak istiyorsak, turu geçmek istiyorsak ilk maçta istediğimiz sonucu elde etmek zorundayız. Bunu da başarmak için sabırlı bir şekilde hocanın verdiği taktik disipline uyarak, hiçbir zaman rakibin bize yaptığı sinir bozucu hareketlerie uymadan kendi işimize bakarak, maçımızı oynarsak, ben inanıyorumki istediğimiz skoru elde ederiz. İstanbul'da da taraftarımızın önünde turu geçerek hep beraber yolumuza devam ederiz. Tabi böyle maçlar zordur. Galatasaray'da oynadığım süreç içerisinde böyle maçları çok oynadım. Bazen başımızı yakan maçlar old geçen sene. Steau Bükreş maçı olsun, ondan üç sene önce Tromso maçı olsun, çok kolay geçebileceğimiz maçlardı ama geçemedik. Birinde Şampiyonlar Ligi'nden elendik diğerinde Uefa Kupası'ndan elendik. Artık bu hatalardan ders almış durumdayız. Kazakistan' gideceğiz. Artık orda bizi nasıl bir iklim şartı bekliyor bilmiyoruz.
- Ligleri de oynanıyor şu anda. Hazır bir takım ile oynayacaksınız.
Tabi onlarda hazır bir şekilde bizim karşımıza çıkcaklar ama biz de sezon çalışmalarına erken başladık. Biz de o maça kadar hazır olcağımıza inanıyorum. İnşallah orda iyi mücadele edip, istediğimiz skoru elde ederiz.
- Senin için gelen eleştirilerden biri de “Sabri Milli Takım'da daha farklı oynuyor, daha iyi oynuyor. Galatasaray'da bu performansı zaman zaman sergileyemiyor” yönünde. Neler söylemek istersin?
Bazen bakıyorsunuz Galatasaray'da çok iyi oynadığım dönemler oluyor, bazen perfrmansmın düştüğü zamanlar oluyor. Futbolcunun hayatında zaten böyle inişli çıkşlı dönemler olacak. Benim de oluyor. Milli Takım'da ayrı Galatasaray'da ayrı bir mantaliteyle çıkıyorum diye bir düşünce olmasın kimsede. Ben her zaman formasını giydiğim kulübün, temsil etiğim ülkenin maçına çıktığım zaman canımı dişime takarak mücadele ederim. Ben böyle yaptım. Böyle yapmaya da devam edeceğim. Tabi Galatasaray'da bazen performans olarak düşüş yaşıyorum. Bu beni de üzüyor ama inşallah yeni sezon ile birlikte hem Galatasaray forması altında hem de Milli Takım foması altında üst düzey futbolumu sahaya yansıtacağımı inanıyorum. O yönde çalışmalarımı sürdürüyorm. İnşallah benim için de Galatasaray için de iyi bir sezon olur.
- Hafızalarımızdan silip atmak istediğimiz maç sayısı 2008-2009 sezonunda maalesef daha fazlaydı, unutamadığımız maçların arasında. Ama gerçekten senin kariyerinin açısından da tüm Galatasaraylıları tüm Türk halkını sokaklara döken maçlardan biri de Bordoeaux maçıydı. Orda attığın son dakika golüyle Galatasaray tur atladı. Yine kırılma noktalarından konuşurken o maçta Galatasaray 3-1 önde olduğu bölümde beş dakika içinde iki gol yedik. 3-3'e geldi. Senin son dakika golünle tur atladık. Bir kaç hafta sonra Hamburg maçında 2-0'ı yakalayan Galatasaray yine dört beş dakika içinde iki gol yedi. O konsantrasyon kaybını neye bağlıyorsun?
Dediğiniz gibi unutamadığımız maçlar olsun kırılma maçları olsun bunlardan biri de Bordoeaux maçıydı. Benim için çok önemli bir maçtı çünkü ondan bir hafta önce kendi sahamızda istemediğimiz bir mağlubiye almıştık. Hak etmediğim şekilde tepki çekmiştim. Dört beş kişinin yanlış ültimaton vermesiyle benim üzerime yapılan tepkiler vardı. Üzerimde çok büyük bir baskı vardı. Maçta 1-0 mağlup olmamıza rağmen maçı 3-1'e getirdik. Dalgınlığımızda on dakika içerisinde iki gol yedik. Artık tur gitti denilirken Allah'ın yardımıyla olsun, inancımla olsun, mücadelemle olsun attığım golle bir üst tura çıktık. Bu bizi çok mutlu etmişti. Artık o maçtan ders aldığımıza inanıyorduk ama olmadı. Bi sonraki turda deplasmanda çok iyi netice almamıza rağmen, kendi sahamızda da 2-0 öne geçtiğimiz maçta bi anda dalgınlıkla beş dakikada iki gol yedik. Hatalar zinciri maçı 2-2'ye getirdi. Sonra bir gol daha yiyip 3-2 mağlup olduk. Ve elenmemize neden oldu. İşte futbol hiçbir zaman dalgınlık vea hata kabul etmiyor. Biz bunun acısını geçen sene çok yaşadık. Yaşadığımız bu hatalara çalışırsak yeni sezonda böyle hatalar yapmayız. İnşallah başımıza hep böyle üzücü maçlar gelmez, iyi hatırladığımız maçlar konuşulur.
- Genelde sevgi seli gerçekten çok güzel.
Rahatsız değiliz bizde zaten. Biz de elimizden geldiğince onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bazen yemekten sonra hotelin bahçesinde oturuyoruz. Hala kapıda olan insanları görünce gidiyoruz yanlarına fotoğraf çekiliyoruz, imza veriyoruz. Bunlar güzel şeyler futbolcu ile taraftar arasında yaşanan çok güzel diyaloglar bunlar. Ama böyle bir iki tane kendini bilmez saygısız insan olduğu zaman böyle tatsız olaylar yaşanabiliyor. Umarım böyle bir olay bi daha yaşanmaz.
- Umarız böyle küçük olaylar geride kalır. Çünkü genel fotoğraf çok iyi, taraftarlar sizi çok seviyor. Bir an önce sizin başarılarınızı görmek isteyen insanlar var. Biz burdan onları Zayton Turnuvası'na davet edelim.
Sadece Galatasaraylı taraftarlar yok her takımdan formalarını giyip geliyorlar. Biz de Fenerbahçeli Beşiktaşlı ayırt etmiyoruz zaten. Elimizden geliğince herkese yardım ediyoruz.
- Peki Fenerbahçe'den söz açılmışken Fenerbahçe, Beşiktaş derbileri ayrı oluyor. Ama geçtiğimiz sene herkesin unutmak istediği resimlerin başında gelen Arda'nın Semih'in iliştiği kavga. Sizlerin daha sonra ek tek kareler incelendiğinde Emre Belözoğlu'un senin yakışmayan fotoğraflarla karşı karşıya kaldık. Bu sene bunların tekrarlanmamsı için sence neler yapılması lazım?
Tabi sonuçta futbol mücadelesi yapıyoruz. Futbol sahada oynanır sahada biter. Bazen böyle istemediğimiz olaylar yaşanıyor. Bana da arkadaşlarıma da hiç kimseye yakışmadı. Zaten bunlardan ders aldığımızı düşünüyorum. İnşallah yeni sezonla beraber sadece biz değil, her takım geri kalan Türkiye Süper Ligi'nde oynanan maçlarda centilmence bir hava oluşur. Tabi böyle olaylar yaşanmamasını isitiyorsak medyanın da tarafarlarında bizimde herkesin bu olayda bir payı olması lazım. Herkes bu zincirde el ele tutuşursa bir daha böyle bir olay çıkacağına inanmıyorum.
- Evet onlardan bu anlayışı hoşgörü bekliyoruz. Bugün Sabri mesela antrenman sırasında tatsız bir olay aşandı. İstersen kamuoyunu bilgilendirmek açısından bende burda sana sözvermek istiyorum. Çünkü sen de Galatasaray taraftarları arasında sevilen oyuncuların başında geliyorsun. İdman sırasında bir taraftar senle fotoğraf çektirmek ve senden imza almak istiyor. Ama Mehmet'in dediği gibi siz de ter döküyorsunuz. Günün dört saatni antrenmanla geçiriyorsunuz. Bu yüzden Galatasaraylı seyircilerimizinde biraz daha anlayışlı olması gerekiyor.
Bu kulübe on yaşında girdim. Kulüpe on altıncı yılım. Galatasaray benim evim yuvamdır. Ben hiçbir Galatasaraylı yönetici, oyuncu ya da taraftara saygızılık etmem. Burda çok güzel bir ortam var. Gurbetçilerimiz Avrupa'nın her yerinde türk vatandaşlarımız yaşıyor. Bu bizi mutlu ediyor. Biz de bunlara elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. İmza isteyene imza veriyoruz, fotoğraf çekilmek isteyen ile fotoğraf çekiliyoruz. Ama bugün çok talihsiz bir olay yaşandı. Bende istemediğim bir hareket yaptm. Ama çok ileri gitmişlerdi. Bugün antrneman boyunca saha kenarında iki tane genç insan vardı. İdmanın başından sonuna kadar anımıza gelin diye bizi çağırdılar. Biz idman bırakıp yanlarına gitsek hocamız bize kızacaktı. Karşılık veremediğimiz için bize hakarete varan sözcükler kullandılar. Aldırış etmedik, geri dönüp hotele geldik. Kalabalık yüz kişilik bir ortam vardı. Kalabalığın içinden geçip hotelegitmemiz gerekiyordu. Biz de fotoğraf çektire çektire içeri giriyorduk. O iki genç yine ordaydı. Benim de o ara ellerim yine doluyu. Kramponlarım vardı. ‘Sabri imza atsana' dedi. Bende ‘kusura bakmayın ellerim dolu, resim çektirelim imzayı sonra atarım' dedim. Ordan bana küfür etti. Ben de ‘ne küfür ediyorsun bu kadar kişiye saygısızlık etmedik, siz niye bunu yapıyorsunuz' dedim. O da ‘Siz çok terbiyesizsiniz biz o kadar yoldan geldik' dedi. ‘Ben de düzgün konuş yakışmıyor bunlar sana, olay çıkmasın' dedim. İkisi birden üzerime yürümeye kalktı, ittiler beni. Böyle bir tepki vermek istemezdim ama bizimde sabrımız taşıyor. Çünkü biri üzerinize küfür ederek geliyor. Böyle bir olayın yaşanmamasını dilerdim ama oldu.
- Ali Sami Yen atmosferini kuşkusuz özlediniz. Şimdi memleket hasreti de çekmeye başladınız artık bir hafta sonra hemen dönüceksiniz ama bir Kazakistan yolculuğu olacak. Ondan sonra 23 Temmuz'da yeni sezondaki ilk buluşma gerçekleşecek. Burdan Galatasaray Televizyonu aracılığıyla bizi izleyen seyircilerimze mesajınızı alalım.
Lig bitti tatil dönemi de bitti. Kafa olarak kendimizi yeniledik. Burda herşey güzel gidior. İnşallah Kazakistan'daki maçtan sonra Ali Sami Yen'de ki rövanş maçında taraftarımızla buluşacağımız anı sabırsızıkla bekliyorum. Çünkü Ali Sami Yen bizim için bir yuva, bir ev gibi. Çünkü Ali Sami Yen'de oynadığımız zaman o muhteşem taraftarımızın desteğini arkamıza aldığımız zaman çok keyifli ve daha çok istekli oynuyoruz. İnşallah bu sayılı günler bir an önce geçer ve taraftarlarımızla bir an önce buluşuruz. Biz de onları iyi futbolumuz ile, iyi sonuçlar ile mutlu edip, onlarda bize en iyi şekilde destek verirse, hep beraber el ele istediğimiz tüm başarıları elde ederiz.
Kaynak: Galatasaray.org
Paylaş