id Software'in Quake 3 Arena'dan sonra ikinci (Wolfenstein: Enemy Territory'i saymıyorum) çoklu oyunculu oyun denemesi olan Enemy Territory Quake Wars'ın demosu uzun süren beta testlerin ardından nihayet yayımlandı. Ben de hemen vakit geçmeden oyunun demosunu indirdim ve oynamaya başladım. İnanın bu yazıyı yazarken bile hala oyun aklımda ve yazıyı bitirip oyuna devam etmek için sabırsızlanıyorum. Yeri gelmişken de belirtmek istiytorum id Software'in tüm oyunları bir şahaser olmuştur. Nasıl Blizzard RPG ve strateji türünde devrim yaratmışsa, FPS türünde de devrimi id Software yaratmıştır (zaten her zaman bu iki firmanın birbirine benzediğini düşünmüşümdür). Quake serisini ise gerek konusu gerek geçtiği mekanlar açısından oldukça başarılı bulurum (hatta Doom'dan bile daha çok severim Quake oyunlarını). Her ne kadar tek kişilik Quake oyunlarını daha çok sevsem de, bu oyunun demosu beni oldukça memnun etti ve oyundan beklentilerimi arttırdı. İsterseniz oyunun demosunun nasıl olduğunu anlatmadan önce biraz oyunun hikayesini anlatayım. Oyun, Quake 2 ve Quake 4 oyunlarında olduğu gibi insanların (GDF) Strogg'larla olan savaşını konu oluyor. Tam olarak oyun, Strogg'ların dünyayı istila ettikleri zamanda yani Quake 2'de yaşanan olayların öncesinde geçiyor. Acaba siz bu savaşta dünyamızı mı kurtamaya çalışacaksınız, yoksa Strogg'ların arasına katılıp dünyayı mı yok edeceksiniz?

Quake Evreninde Battlefield Ancak Bu Kadar Güzel Olabilir.

Enemy Territory Quake Wars'ın demosunda oyunun beta testlerinde de yer alan �Valley� adlı harita yer alıyor. Bu harita üzerinde isterseniz online olarak, isterseniz LAN üzerinden, isterseniz ise tek başınıza yapay zeka kontrollü botlara karşı savaşlar yapabiliyorsunuz. Oyun oynanış olarak Battlefield oyunlarına oldukça benziyor, oyunun başında takımınızı ve karakter sınıfınızı (oyunda bulunan karakter sınıflarını ve araç listesini oyunun incelemesinde yazmayı düşündüğüm için bu yazıya eklemedim) belirleyip oyuna giriyorsunuz. Karakter sınıfları oldukça çeşitli ve hepsinin özellikleri birbirinden farklı olarak hazırlanmış. İşte oyun bu noktadan sonra Battlefield'dan ayrılıyor, benzetme yapacak olursam oyunun bölümleri görev yapmak üzerine kurulu ve Unreal Tournament oyunlarında bulunan Assault modunu andırıyor. Her bir görevi tamamladıkça savaşlar haritanın farklı bir bölümüne taşınıyor ve orada devam ediyor. Tabii her bir görevi tamamlayan takım haritanın tamamlanan görev kısmını ele geçirmiş oluyor ve bu sayede orada bulunan araçlara ve yeniden doğma noktalarına sahip oluyor. Ancak şunu belirtmem lazım görevleri sırayla yerine getirmeniz lazım aksi takdirde sonraki görevleri yapamıyorsunuz. Bazı görevleri yapmak içinse belirli bir karakter sınıfına sahip olmanız gerekiyor. Mesala yıkılmış bir köprüyü mühendis birimi olmadan tamir edemiyorsunuz. Ayrıca mühendis birimleri ile haritanın belirli yerlerine koruma amaçlı silahlar dikebiliyorsunuz. Tüm bunlara ilaveten oyunda detaylı bir şekilde hazırlanmış tecrübe puanları yer alıyor. Savaşlardaki görevleri tamamladıkça, uzun süre hayatta kaldıkça veya bir aracı başarılı bir şekilde kullandıkça kazandığınız bu puanlar sayesinde yeni silahlar açılabiliyor veya karakterinize yeni özellikler eklenebiliyor (bu özellikler ve silahlar iki ırk için tamamiyle farklı olarak hazırlanmışlar ve çok çeşitliler). Tabii bu özellikler sadece savaş sonuna kadar kalıyorlar, diğer bir oyuna başladığınız zaman standart halinizle oyuna başlıyorsunuz. Ayrıca oyunda detaylı bir istatistik sistemi de yer alıyor, oyunu iyi oynadıkça rütbeniz yükseliyor ve oyunun istatistik sitesinde tutulan bilgilerinizi diğer oyuncularla karşılaştırabiliyorsunuz. Listede birinci sırada olmak isteyenler tabii ki olacaktır, şunu söylemeliyim ki bunun için oldukça çok alıştırma yapmanız gerekiyor.