Düşük bütçeli oyunlardan daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Nasıl yapıldıkları ve ne amaçla yapıldıklarını sanırım biliyorsunuz. Bu yazıda anlatacağım oyun da oldukça düşük bütçeli, Valusoft'tan çıkmış yine. Üzerinde fazla uğraşılmamış olduğu belli. Ama yine de biraz iyi vakit geçirmenizi sağlayabilir. Bu kadar :) Yazı sanki bitmiş gibi oldu ya, neyse.

Eskiden Destruction Derby diye bir oyun vardı. O zamanlar için acaip eğlenceli bir oyundu. Bu da aynen ona benzeyen bir oyun. Pistler yerine genelde açık alanlarda geçen, 20 çeşit araba kullanabildiğiniz ve rakiplerinizi ezmeye, parçalamaya çalıştığınız bir oyun. Hem birinci gelerek, hem de en son sağlam araba olarak kalarak şampiyonluğu elde edebiliyorsunuz.

Parçalanma konusuna gelince, öyle oyundan süper bir hasar modellemesi beklemeyin. Zaten oyunun motoru tüm bunları kaldırabilecek bir motor değil. Hatta motor bile değil ama neyse, o kadar aşağılamak olmaz. Hasar modellemesi bazı kaporta parçalarının uçmasından ve altlarından iğrenç grafiklerin gözükmesinden ibaret. Başka bir olay yok. O yüzden çok çarpıcı kaza sahneleri göremiyoruz maalesef.

Kariyer veya tekli yarışları seçerek oyuna giriyorsunuz. Değişik mekanlar var. Pistlerin dışında, arenalar, stadyumlar gibi mekanlar var. Burada birbirlerinizi yiyorsunuz. Kariyer modunda bildiğiniz gibi kazandıkça ilerliyorsunuz, itibar kazanıyorsunuz. Başka da birşey olmuyor.

Kontrollere baktığınız zaman, öyle süper gerçekçi değiller. Sadece bastığınız yönde gidiyorsunuz, çarptığınız yerde de duruyorsunuz. Fizik kurallarının yanından bile geçilmemiş. Zaten böyle birşey de beklemiyordum. Kontrollere alışmak hiç zaman almıyor. Zaten basıyorsunuz gaza, dalıyorsunuz arabaların arasında. Aracınız sağlamsa da sağ kurtuluyorsunuz ve elniize bir kupa tutuşturuveriyorlar. Hepsi bununla bitiyor, oyunu silip başka birşeyler arıyorsunuz oynamak için (kendimden biliyorum).

Grafikler, gerçekten iğrenç. Arabalar renkli tasarlanmışlar ama seneler önce çıkan Destruction Derby bile bundan daha iyi görünüyordu. Oyunun vaadettiği özel efektler de traştan ibaret. Duman iğrenç, kocaman karelerden ibaret. Diğer yolda çıkan izler falan da berbat ve alakasız görünmekteler. Hatta arabaların içindeki şoförler bile, odun gibiler. Şu kare kafalı lego adamlar bile daha gerçekçilerdir. O kadar yani. Arenalar da iğrenç görünüyorlar. Uzakta görünen tribünler, seyirciler, berbattan da öte görünmekteler. O yüzden, oyun esnasında duvara veya başka bir tarafa bakmanız gerekiyor. Sağlık açısından.

Böyle bir oyundan seslendirmenin kaliteli olması beklenemezdi herhalde. Ben beklemedim ve beklemediğimi de bulamadım zaten. Çünkü oyunda seslendirme için birşey yapılmamış. Müzik çalıyor, vın vın vın arabalar gidiyor, çot diye çarpışıyorlar, çat diye de parçalanıyorlar. Bu kadar basit. Seslerin kapladığı alan 1Mb birşeydir herhalde.

Oyunu fena halde yerin dibine soktum. Aslında konsept olarak iyi bir oyun. Arabaların arasına dalmak, heryeri parçalamak falan acaip eğlenceli bir olay. Ama Valusoft bu oyunda sadece bunları düşünmekte kalmış. Oyunun sistem ihtiyaçları da bir garip, Pentium II 500, 64Mb RAM gerekiyor. Ekran kartı olmasa da olur, zaten görecek pek birşey yok oyunda (bakalım bunu ciddiye alan olacak mı.. Splinter Cell expansion'u için kolaları kurtarmak demiştim de inanan olmuştu :)

Bu oyunu gördüğünüz zaman kesinlikle satın alın, ardından da kırıp çöpe atın. Böylece hem oyun satan yerdeki oyunları hem de bu oyun hakkında bilgisi olmayanları kurtarmış olursunuz. Daha başka ne diyim bilmiyorum, öyle işte...