2D dünyanın basit ama sevimli grafiklerine, eğlenceli dünyasına dalıp gittiğimiz günleri hatırlarım. Bir Monkey Island serisi, Full Throttle ya da Grim Fandango ile tanışıklığı eskiye dayananların şu and derin bir iç çekip " Ahh...ahh! Ne güzeldi eski günler... " dediğini duyar gibiyim... Bugün hala karşısında saatler geçirip de başından kalkmak istemeyeceğimiz türde oyunlara rastlıyoruz. Eski bir oyuncu olup da Prince of Persia ya da God of War oynarken offlayıp puflayanınız var mı ? Pek sanmıyorum. Yine de elimize geçen oyunlar öylesine başarılı olmadığı sürece, eski güzel günleri anıp iç geçiriyoruz sık sık. Ahh George Lucas ahh! Bu adventure oyunlarını körelten furyayı en çok destekleyenlerden biri sen oldun maalesef! " Piyasa adventure oyunlarına hazır değil " gibi saçma sapan bir varsayımı ortaya attın da, kimbilir kaç adventure oyunu senaryosu kapılardan döndü...
Neyse, şimdilik bırakalım bu konuyu bir kenara. Bugün size eski günlere götürecek kadar kaliteli bir adventure oyunu tanıtacağım size. A Vampyre Story! Altında Bill Tiller gibi eski bir dostun imzası olan, buram buram eğlence kokan bir oyun...


Adventure türünün, kilometre taşlarından olan " The Curse of Monkey Island " & " The Dig " gibi oyunların altında imzası bulunan Bill Tiller, pek çoğunuzun bildiği üzere eski bir LucasArts çalışanı. LucasArts ile yollarını ayırdıktan sonra Autumn Moon Entertainment firmasını kurdu ve bugün A Vampyre Story gibi harika bir oyun ile yeniden karşımıza çıktı.
A Vampyre Story adından da anlaşılacağı üzere bir vampir hikayesi. Tabii gerilimden uzak, oldukça komik ve eğlenceli bir hikaye. 1895 yılında geçen hikayemizin ana karakteri ise Mona De Lafitte adında bir bayan. Sonsuz hayat ile tanışmadan önce Paris' de büyük bir Opera sanatçısı olmayı hayal eden Mona, bir gün Baron Shrowdy Von Kiefer ile karşılaşıyor. Ve Baron tarafından vampire dönüştürülüp, lanetli ve sonsuz bir hayata mahkum ediliyor. Bunun ardından Baron tarafından, Transilvan... pardon :) Draxylvania' daki Castle Warg' a ( Warg Kalesi ) götürülüyor ve orada adeta bir hapis hayatı yaşamak zorunda bırakılıyor.


Baron Shrowdy, bir gece çıktığı av sırasında beklemedik bir baskın yaşıyor ve geri dönemiyor. Shrowdy' nin geri dönememesi sonucunda nihayetinde Mona kaleden kaçabileceği bir fırsat yakalamış oluyor. Mona, ölümsüz hayatına başladıktan kısa bir süre sonra tanıştığı Froderick ( kendisi oldukça renkli bir karakter ) adlı yarasayı da aralak, yeniden Paris' e dönmek üzere yola koyuluyor.
Paris'e varmak üzere Draxylvania' dan çıktığı yolculukta karşısına çıkan enteresan tipler ve garip olaylarla başa çıkmak zorunda. Onlarla başa çıkmanın tek yolu ise, Mona' nın bir vampir olduğunu kabul etmesi ve doğası gereği sahip olduğu yetenekleri kullanmayı öğrenmesi...
Klasik point & click adventure tarzındaki A Vampyre Story, 2D mekanlar üzerine 3D karakter ve animasyonlarla süslenmiş bir biçimde karşımıza çıkıyor. Oyun 4xAA destekliyor olsa da, düşük konfigürasyonlu bir PC' de dahi rahatlıkla çalışabilecek tarzda bir oyun.


Envanter sistemi konusunda oldukça kullanışlı bir özellik de sözkonusu. Mona, kullanabileceği eşyaları tabut şeklindeki envanterinde barındırabiliyor. Bununla birlikte bahsettiğimiz kullanışlı özellik ise sürekli yanında taşıyamayacağı ancak ileride gerekebilecek eşya ya da cisimleri aklında tutması ve bu eşya ve cisimlerin mavi bir silüet şeklinde tabutun içerisinde gözükmesi.
Oyun boyunca karşınıza 30' dan fazla el çizimi şeklinde tasarlanmış mekan görme imkanınız olacak. Ayrıca oyunda 25' den fazla karakter bulunmakta. Grafikler, oyunla örtüşecek şekilde ve oldukça eğlenceli bir biçimde yer almakta. Karakter animasyonları, seslendirmeler ve müzikler de aynı şekilde. Hikaye espritüel bir biçimde işlenmiş, diyaloglar ve oyundaki bazı detaylar ise sizi kıkır kıkır güldürecek cinsten.


Kısaca toparlamak gerekirse, A Vampyre Story çok eğlenceli ve başarılı bir oyun olmuş. Oynanış itibari ile sıkıcı bir oyundan oldukça uzak. Grafikler, sesler, diyaloglar ve animasyonlar ise az önce belirttiğim gibi oldukça başarılı. Adventure oyunlarını ve eski günleri özleyenler için kaçırılmaması gereken bir fırsat. Point & click sistemi ile yeni tanışan oyuncular için ise, çok iyi bir başlangıç noktası. Böylesine keyifli ve kaliteli bir oyun için Bill Tiller' a şapka çıkartılır. Umuyoruz ki Autumn Moon Entertainment imzası taşıyan prodüksüyonlara daha sık rastlarız.